4 Eyl 2010

Bu aralar

   Yine efendim bir blog'da mutlaka olması gereken yazılardan biriyle karşı karşıyayız. Bu yazımızın giriş bölümünü  " uzun zamandır blog'a yazmıyordum" veya "uzun zamandır yazmadığımı farkettim" veyahut " blog'u da çok boşladık be" tarzı cümleler oluşturur pek sevgili okuyucular. Ünlü olmama giden yolda benim de böyle bir yazıya ihtiyacım olduğunu anlamam ise pek uzun sürmedi. Lafı uzatmadan başlayayım.

   Uzun zamandır bloga yazı yazmayışımın sebebi önce hayvanlar gibi uyumam sonra ise dünya basketbol şampiyonası gönüllülük işi. Tamamen özentilik sonucu girdiğim bu yorucu iş efes world cup 9 ile başladı ve nihayet dün gece grupların son maçlarıyla son buldu. Şimdi buraya sayfalar dolusu artist yazılar yazardım ama kendimi tutuyorum ve sizlere bütün maçları (21 maç) bedavadan izlediğimi, bütün oyuncuları sürekli önümde gördüğümü, bazılarına ellediğimi (ellerine elledim elleştik gibi, çak yapmak gibi bazılarının sırtlarına da dokunmuş olabilirim- oha ne açıklama yaptım be) , bazılarından imza aldığımı, bazılarıyla fotoğraflar çekildiğimi, David Blatt'la el sıkıştığımı, Tanjevic'le gönüllü odasının tuvaletinde karşılaştığımı ayak üstü muhabbet ettiğimi, çok tatlı insanlarla tanışıp yeni arkadaşlıklar kurduğumu, vs vs anlatmayacağım. Ama gelin görün ki yorucuydu, bittiğine şükrediyorum dersem yalan söylemiş olmam.

   Şampiyona dışında ise hayatımda pek değişen bir şey yok. Bir kaç sürprizler ve ardından gelen hayalkırıklıkları, ufak tefek "keşke olmasaydı" hayıflanmaları gibi moral bozucu şeyler olsa da hayvan gibi uyuyan bedenim uyuşmuş olacak ki pek zararını görmedim bunların. Bir de pek sevgili dostumla aynı evde bir hafta "beleşe yaşama" projemizi gerçekleştirmiş olmak bizi sevindiren gelişmelerden biriydi.

   Şundan da bahsetmem gerekir ki insan böyle boş durunca aklına feci şeyler geliyor. Misal ben şuan kafamdan samimi olduğumu sandığım bir çok arkadaşımı sildim. Bildiğin adama kızgınım şuan -adamlar da diyebilirim. Nereden geliyor böyle şeyler anlamıyorum ama boşken en ufak şeyden nem kapıp olumsuz yargılara varabiliyorum. Pek hoşlandığım bir durum değil bu, buraya da yazarak biraz içimi dökmüş oldum ne kadar faydası olur görürüz ilerde.

   İlerde demişken okulun açılmasına kısa bir süre kaldı. Acayip sevinçliyim dostlarım. Yeter bu kadar boş ve dağınık durduğum, okul açıldığında sonunda bir düzene girmiş olacağım.

   Bir de müzik dinlemiyorum lan, özledim!

   Şarkı bitti dağılabilirsiniz.

2 yorum:

  1. Çeşit çeşit insanla elleşmek (çakmak anlamında) ve tanışmak mutlu eder insanı. Ne kadar az sosyal olursan o kadar kafayı yersin. Seçim meselesi değil, kesin yersin. Ha illa the wall misali cam çerçeve kırarsın demiyorum, ama yersin.

    Niyeyse elleşme kısmından sonra bunları anlatmak istedim. Öyle.

    YanıtlaSil
  2. sosyalleşmek lazım tabi ki, fırsatını buldun mu kaçırmamalısın.

    YanıtlaSil