20 Mar 2011

Bir Türlü Sonu Gelmeyen Saçma Bir Öykü

    "Bir kerede ben yaşayayım şu koduğumun masallarını" diye yüksek ve kırılgan bir sesle serzenişte bulunduğu anda kapı çalmıştı."Çöpçü" diye düşündü ya da "tüpçü", "çü"lü bir sikim ama ne? Başka kim çalabilirdi ki kapısını. Kapıyı açtığında karşısındaki manzara tarafından dehşete düşmüştü. Kapıda dünyalar güzeli bir kız ona gülümsüyordu. Hemen kızın ayaklarına baktı. Bu bir rüya olabilirdi ve ayaklar tersse şimdi yapraklara yan basmıştı. Ama ayaklar ters değildi. Yine de kendini "ayaklara bakcan abi" diye düşünmekten alamadı. Kız ona "Stardust'ı sever misin?" diye saçma sapan bir soru sordu. Sersem sersem "bilmem ne ki o" diye kıza cevap verdi. Masallarda böyle miydi halbuki. Kuul olmak lazımdı, anca lafta. Kız devam etti; "ay çok tatlı film, Robert de Niro gey orda böyle yumuşak". Kahramanımız iyice şapşala dönmüştü, ağzı açık kızı seyrediyordu. Kız ise pervasızca devam ediyordu: "msn'den sana torrentini atarım, izle bak". Oğlumuz "msn mi" diye geviş getirirken kız telefonunu çıkardı ve msn'ini istedi. Ürkek bir sesle "nazgul_1905@bilmemne.com" diye msn'ini kıza verdi. Oha lan. Ama kızcağız da sürprizlere yer yoktu; "ay sen de mi yüzük fanısın, hayatımın filmi ooooo" diye şaşkınlıkla sordu. "oooo" derken de parmaklarıyla Frodo'nun yüzüğü takışını taklit ediyordu ama başka manalar çoktan yola çıkmıştı. 
    Kahramanımız kızdan aldığı gerzek cesaretiyle "matrix" dedi. Şöyle bir durdu, düşündü, iç geçirdi ve uzaklara daldı. Gizemli bir sesle ekledi sonra; "matrix hayatımı değiştirdi". Yıllar önce kendi soyadının sonu olan "gül"* ile liseli eski aşkının soyadının sonu olan "naz" ı birleştirmiş nazgul'u oluşturmuştu. Allahtan Matrix'i izlemiş, hayatı değişmişti.(!) Kız da dalmıştı uzaklara o sırada. Ama niye bilinmez. Aralarında bir şeyler mi oluyordu, o da bilinmez. Kız telefonunu cebine soktu, "ekledim" diyip merdivenlerden inerek uzaklaştı.          
    Kahramanımız kızın hem güzelliğinden hem de salaklığından dolayı donmuş, boş boş merdiven boşluklarına bakıyordu. Toparlamasını bildi ama kendisini, çünkü kimse yoktu yanında ve o zaman kuul olabiliyordu. İçeri geçti. Bilgisayarın açma düğmesine bastı, mutfağa gidip kendine güzel bir tost yapıp çay demledi. Odasına geri döndüğünde bilgisayarı yeni açılıyordu....
     Devam edecek, belki de etmez.
     
     * Ben değilim lan -yazarın notu. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder